Cumartesi

HÜSNİYE ADALI / TÜRKİYE DAVASI

(3113 7/96)

Strazburg

12 Aralık 2002

1949 doğumlu olan başvuran Hüsniye Adalı, T.C. vatandaşı olup İstanbul'da ikamet etmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) önünde İstanbul Barosu avukatlarından Sn. M. A. Kırdök, A. Doğan ve C. Yücel tarafından temsil edilmektedir.

OLAYLAR :

İsmail Hakkı Adalı (İ.A.), Fevzi Yalçın (F.Y.), Kemal Soğukpınar (K.S.) ve Refa Şen (R.Ş.), 7 Ekim 1988 tarihinde saat 13:00 sıralarında, İstanbul Tuzla'da kendilerini yakalamak isteyen emniyet güçleri tarafından öldürülmüşlerdir.

Kartal Cumhuriyet Başsavcısı 17 Ekim 1988 tarihli iddianame ile, 16 emniyet memuru hakkında Türk Ceza Kanununun (TCK) 448, 281 ve 463. maddeleri uyarınca İ.A., F.Y., K.S. ve R.S.'yi öldürmekten Kartal Ağır Ceza Mahkemesinde dava açmıştır.

Başvuran Kartal Ağır Ceza Mahkemesinde polisler hakkında devam eden davaya, 17 Ocak 1989 tarihinde tazminat hakkını saklı tutarak "müdahil taraf" olarak katılmış ve polislerin yetkilerini aşarak taammüden suç işlediklerini iddia etmiştir.

Ağır Ceza Mahkemesi, 6 Şubat 1995 tarihli bir karar ile polis memurlarını TCK'nın 49. maddesi hükümlerine göre serbest bırakmıştır. Mahkemenin tespitlerine göre, güvenlik güçleri bir ihbar üzerine, Kırşehir Cezaevinden firar eden ve polis karakoluna bombalı bir saldırı düzenlemek için İstanbul-İzmir istikametinde yol alan mahkumları yakalamak amacıyla Tuzla köprüsü civarında pusu kurmuşlar; pusuyu fark eden şüpheliler, yapılan uyarıya rağmen ateş açarak, araçları ile hızla uzaklaşmaya çalışmışlardır. Mahkeme, kararını, özellikle olay yerinde bulunan polis memurlarının ifadelerine, olay yeri tutanağına, otopsi ve bilirkişi raporlarına dayandırmıştır. Güvenlik güçleri yaylım ateşinden sonra aracı aramışlardır. Yetkililer, mermi dolu bir tabanca ve aşırı sol görüşlü yasadışı bir örgütün faaliyetleri ile bağlantılı yayınlar bulmuşlardır. Olay mahallinde, elliye yakın mermi çekirdeği bulunmuştur. Ayrıca daha sonra yapılan ikinci bir aramada bir tabanca daha bulunmuştur. Mahkeme, şüphelilerin yakalama sırasında kullanılan yasal güç sonucu öldüğünü Adıgeçen mahkeme, olayla ilgili polis memurların Polis Vazife ve Salahiyetleri Yasasına uygun olarak şüphelilere ateş açtıkları yönünde karar vermiştir. Aynı mahkeme, başvuranların polislerin şüphelileri ikaz etmeden ve yakın mesafeden ateş etliklerine ilişkin iddialarını reddetmiştir.

6 Şubat 1995 tarihli karara karşı başvuran ve Cumhuriyet Savcısı Yargıtay'a temyiz başvurusunda bulunmuşlardır. Yargıtay, yargılamanın CMUK'a uygun yapıldığı gerekçesiyle 17 Ekim 1995 tarihinde kararı onamıştır.

HUKUKA DAİR :

AİHM, 8 Ekim 2002'de Hükümetin ilgili beyanını almıştır.

1. Hükümet, yürürlükteki Türk yasalarına ve Hükümetin bu tür olayları engelleme konusundaki kararlılığına rağmen, İsmail Hakkı Adalı’nın ölümünde olduğu gibi haksız güç kullanımı sonucu meydana gelen münferit ölüm olaylarından dolayı üzgündür. Hükümet, mevcut davada iddia edildiği şekildeki bir güç kullanımının AİHS'nin 2. maddesini ihlal edeceğini kabul etmektedir. Hükümet yaşama hakkının gelecekte güvence altına alınmasını sağlamak için, gerekli tüm önlemleri alıp, etkili soruşturmaların yürütülmesini zorunlu kılan talimatları vermeyi taahhüt etmiştir. Bu konuda, Hükümet, kısa zamanda uygulamaya konan idari ve yasal önlemlerin yürütülen soruşturmaları daha etkili kıldığını ve mevcut davadakine benzer koşullarda meydana gelen ölümlerin azalmasını sağladığını belirtmiştir.

2. Türk Hükümeti'nin, 31137/96 no ile kayıtlı başvurunun dostane çözüme kavuşturulması için İsmail Hakkı Adalı'nın annesi Hüsniye Adalı'ya toplam 55,000 İngiliz Sterlini ödeme yapmayı teklif ettiğini beyan ediyorum. Dava ile ilgili bütün yasal giderleri kapsayacak olan bu meblağ, miktara yansıtılabilecek her türlü vergiden muaf olup, başvuran veya yasal temsilci adına açılacak banka hesabına İngiliz Sterlini olarak yatırılacaktır. AİHS'nin 39. maddesi uyarınca kararın verildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenecektir. Bu ödeme davanın nihai kararını oluşturacaktır.

3. Hükümet, Avrupa Konseyi Delegeler Komitesi'nin Türkiye hakkındaki Mahkeme kararlarına ilişkin denetiminin bu ve benzeri davalarda, bu yöndeki gelişmelerin sürmesi için uygun bir mekanizma oluşturacağı görüşündedir. Bu bağlamda, gerekli işbirliği sürdürülecektir.

4. Bununla birlikte, Hükümet, AİHM'nin nihai kararını vermesinin ardından, AİHS'nin 43/1 maddesi gereğince davanın Büyük Daire'ye gönderilmesi yönünde talepte bulunmayacağını taahhüt etmiştir.

24 Eylül 2002 tarihinde AİHM, başvuranın avukatından müvekkilinin dostane çözüm çerçevesinde Hükümet'in teklif ettiği miktarı kabul ettiğine dair mektubu almıştır.

1. Hüsniye Adalı'nın yasal temsilcisi olarak Türk Hükümeti'nin, 31137/96 no ile kayıtlı başvurunun dostane çözüme kavuşturulması için Hüsniye Adalı'ya toplam 55,000 İngiliz Sterlini ödeme yapmayı teklif ettiğini öğrendik. Dava ile ilgili bütün yasal giderleri kapsayacak olan bu meblağ, AİHS'nin 39. maddesi uyarınca kararın verildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenecektir.

2. Müvekkilim ile istişarede bulunduktan sonra, teklifi kabul ettiğimizi ve başvuruya temel oluşturan olaylar ile ilgili olarak, Türkiye aleyhindeki bütün taleplerimizden vazgeçtiğimizi bildiriyoruz. Davanın nihai sonuca ulaştığını AİHM'nin nihai kararını vermesinin ardından, AİHS'nin 43/1. maddesi gereğince davanın Büyük Daire'ye gönderilmesi yönünde talepte bulunmayacağımızı taahhüt ediyoruz .

1. Bu deklarasyon Hükümet ve benim ile müvekkilim arasında varılan dostane çözüm temelinde yapılmıştır.

AİHM, tarafların üzerinde uzlaştıkları dostane çözüm anlaşmasını dikkate almakta ve bu anlaşmanın, Sözleşme ve eki Protokollerde tanımlanan insan haklarına saygı ilkesine uygun olduğuna kanaat getirmektedir (Sözleşme'nin 37/1 Maddesi).

Dolayısıyla dava zabıtlardan düşürülmelidir.

BU SEBEPLERDEN ÖTÜRÜ MAHKEME, OYBİRLİĞİYLE

1.Davanın 31152/96, 31153/96 ve 31154/96 nolu başvurulardan ayrılmasına;

2.Zabıtlardan düşürülmesine karar vermiştir.

3.Tarafların davanın Büyük Daire'de tekrar götürülmesini talep etmeyeceklerine dair taahhütlerini dikkate almıştır.

İşbu karar Fransızca olarak verilmiş ve 12 Aralık 2002 tarihinde, içtüzüğün 77. maddesinin 2.ve 3. fıkraları uyarınca yazılı olarak tebliğ edilmiştir.

diğx

Hiç yorum yok: